REFİK HALİT KARAY’IN ESERLERİNDE KATI, SERT GERÇEĞİ DUYGU VE DUYUMLARA DÖNÜŞTÜREN İMGESEL DİL
(THE IMAGINAL LANGUAGE THAT TRANSFORMS HARSH AND SOLID REALITY INTO FEELINGS AND SENSATIONS IN THE WORKS OF REFİK HALİT KARAY )

Yazar : Cafer Şen    
Türü :
Baskı Yılı : 17
Sayı : 34
Sayfa : 071-096
    


Özet

Metafor, metonimi ve söz sanatlarıyla yüklü imgesel dil, gündelik uzlaşımsal dilin anlam evrenini geri plana iterken geride bıraktığı boşluğa simgesel dilin bastırıp, ötelediği duyum ve duyguları yerleştirmeye çabalar. Dolayısıyla söz sanatlarıyla yüklü imgesel dil, gündelik uzlaşımsal gösterenlerin, bağımsız gösterilenler üzerinde temsil ettiği anlamı yıpratır. Böylelikle yaygın ve genel anlamlandırmadan uzaklaşarak hisse yönelen gösterenler, duygulanımı yeni ilişkilerle alışılmışın dışında farklı kurar. Simgesel alanın yasa ve yasaklarını üzerinde taşıyan diline karşı imgesel dil, boşluklar, çatlaklar açmaya, bu dili aşmaya çalışır. Böylesi bir dil yasa ve yasağın simgesel dili değil Refik Halit’in satırlarında görüldüğü gibi arzunun imgesel dilidir. İçerisinde gösterenin, gösterilenden koptuğu, yapı bakımından uzlaşımsal dilin parçalandığı ifadeleri oldukça önemseyen Refik Halit’in eserlerinde görülen imgesel dil tesadüfen ortaya çıkmış değil, bizzat yazın alanında yazarın tercihi ettiği bir anlatımdır. Karay’ın bu çeşitten imgesel dilini “benzetme yapmak” gibi bir indirgeme içerisinde değerlendirmemek gerekir. Refik Halit, bu tür imgesel dili kullandığı cümlelerde “sanki”, “gibi” edatlarıyla ve “benzetiyordum” gibi ifadeler kullanarak gösterenlerin gösterilen üzerinden sonsuz akışı sonucu oluşan psikotik dilden ayrıldığını ortaya koyar. Böylece sadece gösterenlerin yer aldığı gerçeklikten bütünüyle kopup, sanrı alanına yönelmez. Psikolojik diyalektiğin gerçeklik kutbunun ile düşlem kutbu ile eşit bir düzlemde kurulmasını sağlar.



Anahtar Kelimeler
İmgesel Dil, Refik Halit Karay, Sembolik Dil, Gösteren-Gösterilen

Abstract

An imaginal language filled with metaphors, metonymy, and figures of speech pushes the meaning universe of conventional everyday language into the background, while attempting to fill the resulting void with sensations and emotions that the symbolic suppresses or displaces. Thus, imaginal language erodes the meaning represented by everyday signifiers over independent signifieds. By distancing itself from common and widespread interpretations, signifiers oriented toward feeling establish affect in unconventional and new relations. Imaginal language attempts to open gaps and cracks within the language that bears the laws and prohibitions of the symbolic. Such a language, as seen in Refik Halit’s lines, is not the symbolic language of law and prohibition, but the imaginal language of desire. The imaginal language observed in Refik Halit’s works—where the signifier is detached from the signified and conventional language is structurally fractured—did not arise by chance but is a deliberate narrative choice of the author. Karay’s imaginal language should not be simplistically reduced to “making comparisons.” In the sentences where Refik Halit employs such imaginal language, he uses expressions like “sanki” (as if), “gibi” (like), and “benzetiyordum” (I compared) to indicate that he diverges from a psychotic language in which signifiers flow endlessly over signifieds. Thus, he does not completely sever from reality to enter a hallucinatory realm. Instead, he establishes a psychological dialectic that places the poles of reality and imagination on an equal plane.



Keywords
Imaginal language, Refik Halit Karay, Symbolic language, Signifier-Signified