CAHİT ZARİFOĞLU ŞİİRİNDE BİLİNÇDIŞI OLARAK İŞLEYEN YOKLUK VE VARLIK KAYGISININ GÖRÜNÜMÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME
(AN ANALYSIS ON THE APPEARANCE OF NON-CONSCIOUSNESS AND ANXIETY OF BEİNG AND ABSENCE IN CAHİT ZARİFOĞLU POEM
)
Yazar
|
:
Cafer Şen
|
|
Türü |
:
|
Baskı Yılı |
:
2020
|
Sayı |
:
24
|
Sayfa |
:
91-118
|
|
Özet
Kişi yaşamı boyunca iki kaygı durumuyla karşılaşır. Yokluk ve varlık kaygısı. Yokluk kaygısı sonluluk ve fanilik duyumlarının ortaya çıkardığı yutulma kaygısıdır. Varlık kaygısı ise kişinin reddettiği şeyin kendine ait olduğunun farkına varması ve böyle zamanlarda bu reddettiği şeye dönüşme kaygısıdır. Kaygı kişinin yaşamında belirgin olarak görülmez. Daha çok korku nesneleri üzerinde görünür. Bunun nedeni kişinin korkuyla daha kolay mücadele etmesidir. İşte bu nedenle edebî eserde korku imgeleri kaygının kendisi değil bir çeşit semptomlarıdır. Bu noktada edebî eser, kişinin görünür, bilinçli korkusunu vermekle kalmaz aynı zamanda bilinçdışı işleyen kaygısını da görünür kılar. Örneğin Zahit Zarifoğlu şiirinde eski resimlerde yerleri oyulmuş gözler’in verdiği korkuda bahsedilir. Bu imgede bilinçli olarak, görünürde sürekli takip edilme korkusu işlenirken bilinçdışı olarak yutulma kaygısı dile getirilir. Çünkü kişi, genellikle kendini takip eden eski resimlerdeki gözlerden korkar. Zarifoğlu tam aksine gözleri oyulmuş resimlerden korkar. Çünkü gözlerin kendisini fark etmesini, takip etmesini isterken, kendini ise gözlerden izlemeyi arzular. Böylelikle izlenmekle hem yaşamda varlığını garantiye alır hem de kendini gözlerde izlemeyle bir anlam oluşturur. İşte varlık ve anlama tanıklık eden gözler olmadığı takdirde şair, yokluk/yutulma kaygısıyla yüz yüze gelir. Bu tıpkı içinde ahlak yasası olan vicdanî suçluluğu değil de rahatlığı taşıyan kişinin her türlü harekete kalkışıp kendini yok etme kaygısı taşımasıdır. Bu noktada ahlak yasası/vicdan aslında bizi takip etmesini istediğimiz gözümüzdür.
Anahtar Kelimeler
Cahit Zarifoğlu, Varlık ve Yokluk, Kaygı, Korku
Abstract
Throughout his/her life, a person experiences two anxiety situations. Absence and existence anxiety. Absence anxiety is the anxiety of being swallowed up by the sensations of finitude and mortality. Being anxiety, on the other hand, is the realization that what one rejects belongs to one's own and at such times, it is an anxiety of turning into what he/she rejects. Anxiety is not seen clearly in a person's life. It appears mostly on objects of fear. This is because the person struggles with fear more easily. That is why in the literary images of fear are not anxiety itself but a kind of symptoms. At this point, the literary work not only gives the visible and conscious fear of the person, but also makes the unconscious anxiety visible. For example, in Cahit Zarifoğlu's poem, the fear caused by the eyes carved in old paintings is mentioned. In this image, consciously, while the fear of being followed constantly is processed, the anxiety of being swallowed unconsciously is expressed. Because the person is often afraid of the eyes in old pictures that follow his/her. On the contrary, Zarifoğlu is afraid of carved pictures. Because while he wants the eyes to notice and follow him, he desires to watch himself from the eyes. In this way, it both ensures its existence in life and creates a meaning by watching itself in the eyes. In the absence of eyes that bear witness to existence and meaning, the poet comes face to face with the anxiety of absence / swallowing. This is not the conscientious guilt, which is a moral law, but the anxiety of self-destruction by the person who carries the comfort. At this point, the moral law / conscience is actually the eye we want it to follow.
Keywords
Cahit Zarifoğlu, being and absence, anxiety, fear