Abstract
TÜRK EDEBİYATI TARİHİNİN KIYIDA KALMIŞ BİR İSMİ: ALİ NUSRET
İlk şiirini 1886 (1302) yılında yayımlamış, ölümüne kadar da (1913) şair ve yazar olarak edebî faaliyetlerde bulunmuş olan Ali Nusret'in ismi, her ne kadar edebiyat tarihlerinde geçiyorsa da, edebî şahsiyeti ve hay ah i.izerine aynnhh bir çalışma yapılmamıştır. Oysa Türk edebiyatı tarihinin bu kıyıda kalmış şahsiyetinin, edebî sahada faaliyet gösterdiği yıllar Ara Nesil (Mehmet Kaplan'ın tarihlendirmesiyle 1873-1877 yıllarından 1896'ya kadar olan bir süreyi kapsamaktadır. Servet-i Fünûn (1896-1901) ve II. Meşrutiyet (1908-1911) gibi Türk edebiyatının yenileşme açısından en hareketli dönemlerine denk gelmektedir. Ali Nusret sadece şiir değil, mensur şiir de yazmış, Fransızcadan romanlar tercüme etmiş, dönemin önemli gazete ve dergilerinde edebiyat, tarih, askerlik, fen, egitim konularında pek çok makale kaleme almış, II. Meşrutiyet sonrasındaki dil tartışmalarına katılmı!ş, dilde sadeleşmenin karşısında yer almıştır. Aynca Fransızcadan bir çocuk piyesi adapte etmiş, bir de Osmanh elifbası hazırlamıştır. Ali Nusret, kısa süren hayatında az sayıda eser vermiştir belki ama döneminin gazete ve dergilerinde edebî, fenni, tarihî, askeri konulara, eğitim ve dille ilgili meselelere değindiği makaleleriyle geniş bir yelpazede yayımcılık faaliyeti sergilemiştir. Bu yüzden de Ali Nusret'in bir şair, bir mütercim, bir tenkitçi, bir dilci, bir eğitimci olarak farklı farklı kimlikleri vardır.
Keywords
Ali Nusret, Ara Nesil, Servet-i Fünûn, II. Me§rutiyet, şiir, mensur şiir.