Metafor, metonimi ve söz sanatlarıyla yüklü imgesel dil, gündelik uzlaşımsal dilin anlam evrenini geri plana iterken geride bıraktığı boşluğa simgesel dilin bastırıp, ötelediği duyum ve duyguları yerleştirmeye çabalar. Dolayısıyla söz sanatlarıyla yüklü imgesel dil, gündelik uzlaşımsal gösterenlerin, bağımsız gösterilenler üzerinde temsil ettiği anlamı yıpratır. Böylelikle yaygın ve genel anlamlandırmadan uzaklaşarak hisse yönelen gösterenler, duygulanımı yeni ilişkilerle alışılmışın dışında farklı kurar. Simgesel alanın yasa ve yasaklarını üzerinde taşıyan diline karşı imgesel dil, boşluklar, çatlaklar açmaya, bu dili aşmaya çalışır. Böylesi bir dil yasa ve yasağın simgesel dili değil Refik Halit’in satırlarında görüldüğü gibi arzunun imgesel dilidir. İçerisinde gösterenin, gösterilenden koptuğu, yapı bakımından uzlaşımsal dilin parçalandığı ifadeleri oldukça önemseyen Refik Halit’in eserlerinde görülen imgesel dil tesadüfen ortaya çıkmış değil, bizzat yazın alanında yazarın tercihi ettiği bir anlatımdır. Karay’ın bu çeşitten imgesel dilini “benzetme yapmak” gibi bir indirgeme içerisinde değerlendirmemek gerekir. Refik Halit, bu tür imgesel dili kullandığı cümlelerde “sanki”, “gibi” edatlarıyla ve “benzetiyordum” gibi ifadeler kullanarak gösterenlerin gösterilen üzerinden sonsuz akışı sonucu oluşan psikotik dilden ayrıldığını ortaya koyar. Böylece sadece gösterenlerin yer aldığı gerçeklikten bütünüyle kopup, sanrı alanına yönelmez. Psikolojik diyalektiğin gerçeklik kutbunun ile düşlem kutbu ile eşit bir düzlemde kurulmasını sağlar.