Adnan İslamoğulları’nın 2024 Eylül basımı polisiye romanı Müntehir, klasik polisiye romanlarının ötesinde bizi koptuğumuz, kaybettiğimiz ama kültürel olarak onunla da inşa olduğumuz Osmanlı İmparatorluğu’nun çok uluslu kültürel yapısıyla yüzleşmeye çağırmakla beraber, modernleşme sürecinin kültürel bağlamda nasıl zihinsel bir dağılma ve parçalanmayı beraberinde getirdiğini görünür kılmaktadır. Bu çerçevede bu çalışmada zihin ve kültür arasındaki ilişkiye değinilecek ve şizofreninin modernite ile ilişkisi görünür kılınacaktır. Buna ek olarak romandaki intiharların niteliği irdelenecek, toplumsal bazda karşılıkları ele alınacaktır. Tahir İpek’in sonunda intihar etmesi ve intiharının biçimi, modernite ve ona karşı alınan tavır bağlamında tahlil edilecektir, Canip Adalı’nın intiharının taklit yönü ve bireysel bir intihar olması üzerinde durulacaktır. Romanın içinde yer alan ana karakter Tahir İpek’in defteri üzerinden imparatorluk kültürünün bütünleyici dili ve bu dilin glossomanik özellikleri saptanacaktır. Buna ek olarak Tahir İpek’in “Ey sevgili” diye hitap ettiği sevgilisi ile deneyimlediği aşkı kültürel öğelerle harmanlayarak bir bütünlük oluşturma çabası Walter Benjamin’in “Tarih Meleği” kavramı çerçevesinde gözden geçirilecek ve oluşan bütünlük yanılsamasının sevgilinin ortadan kayboluşu ile çökmesi üzerinde durulacaktır.