Rusya’da 1917 Ekim Devrimi’nin ardından 1934 yılında toplanan Sovyet Yazarlar Birliği Kongresinde M. Gorki, Karl Radek ve N. I. Buharin’in görüşleri doğrultusunda bir politika olarak da benimsenen Toplumcu Gerçekçilik, Marx ve Engels’in ilkeleri doğrultusunda “toplum için sanat” anlayışına dayanır. Sanatın parti denetiminde olması gerektiğini düşünen bu girişim kişi ve toplum çatışmasını bitirmeyi, emek merkezli, eşitlikçi bir düzeni devrimle getirmeyi amaç edinmiştir. Sanatın işlevini “yansıtma” olarak belirleyen hayata Marksist bir pencereden bakan toplumcu gerçekçiler, sadece süregiden durumu eleştirmekle kalmazlar aynı zamanda topluma bir yol da gösterirler. Toplum gerçekliği, eserlere bu anlayış çerçevesinde neden-sonuç bağlamında yansır. Ayrıca Toplumcu gerçekçi yazarlar, eserlerinde taraf tutarlar ve idealize edilmiş “tip” lerle nasıl bir birey ve toplum arzuladıklarını gösterirler. Çalışmaya konu olan Sadri Ertem’in “Çıkrıklar Durunca” romanı da Türk edebiyatında toplumcu gerçekçi ilk roman olarak kabul görmüştür. Osmanlı Devleti’nin Batılı devletlere verdiği imtiyazların zamanla toplumda oluşturduğu ekonomik problemlere “Çıkrık” sembolü üzerinden odaklanan eser, aynı zamanda topluma çıkış yolları da önerir. Bu bağlamda çalışmada toplumcu gerçekçi eserlerde yer alan Olumlu insan(tip), devrimci romantizm, güdümlülük/partizanlık, tarihsel iyimserlik, sosyalist/devrimci hümanizm, amaçlılık, ulusalcılık, destansı anlatım, burjuva ideolojisiyle uzlaşmazlık, biçim unsurlarının “Çıkrıklar Durunca” romanına nasıl yansıdığı tespit edilecektir.