Gündelik hayatımızda dil, para ve hukuk gibi unsurlar nasıl ki toplumsal bir sözleşmeye dayanıyorsa edebî metinler de örtük veya görünür şekilde bir kontrat içermektedir. Okuma kontratı olarak kavramlaştırılabilecek söz konusu olgunun en başat ögesi, yorumlamanın temel üç ayağından ikisi olan metin ve okura göre son dönemlerde geri plana düşen yazardır. Bilhassa Umberto Eco gibi bazı yorumbilimciler, yazarın niyetini belirlemenin zorluğundan bahisle metnin niyetini ön plana alırlar ve metne yaşam verecek örnek okur kavramını öne sürerler. Bununla birlikte yazarların örtük veya doğrudan bir şekilde okurla metin üzerinden okuma kontratı kurduklarını görürüz. Dile getirilen olguyu ortak ve özel okuma kontratı olarak iki düzlemde tartışmak mümkündür. Bu çalışmada bahsedilen sorunsalın ortak ve özel okuma kontratı olarak iki düzlemde değerlendirilebileceğine dair bir sınıflandırma modeli sunulmuştur. Ortak okuma kontratlarıyla kastedilen anlam, okurun okuma eylemini yönlendiren edebiyatın genelgeçer kodlarıdır. Diğer taraftan özel okuma kontratları, türün ya da ortak okuma kontratının kodlarını, yazarın varlığını aşikâr ederek değiştirdiği, başkalaştırdığı durumlarda ortaya çıkar. Bu makalede, Türk eleştirisinde yeterince üzerinde durulmayan okuma kontratı kavramı merkeze alınarak Mehmet Âkif Ersoy’un Safahat adlı kitabının ilk şiiri yorumlanmıştır. İfade edilen şiirde, Âkif’in hâkim poetik bilince karşı tutumu ve okurla inşa ettiği özel okuma kontratı tartışılmıştır.