Yapısal dilbilimin kurucusu Ferdinand De Saussure dili bir göstergeler sistemi olarak incelemiştir. Gösteren ile gösterilen arasında keyfi bir ilişki olduğu tezinden hareket eden edebi yapısalcılık göstergeyi tek bir anlama hapseder. İfadesini en güçlü biçimde Jacques Derrida ile bulan postyapısalcı yaklaşımda ise anlamın hiçbir zaman sabitlenemeyen yapısına odaklanılır. Anlam hiyerarşilerinin altının oyulduğu bu yaklaşımda edebi eserler bağlamında da metnin çok anlamlı yapısı söz konusudur. Hâkim bakış açısını empoze eden geleneksel, otoriter yazar figürünün konumunu da sorgulayan bu yaklaşım okur ve metin arasındaki ilişkiyi gündeme getirir ve anlamın üretilmesinde okurun çoklu bakış açısını ön plana çıkarır. Bu bağlamda edebi metinler irdeledikleri sorunlar itibariyle kanıksanmış hiyerarşilerin eleştirel okumalar sayesinde aşılmasına olanak tanır. Behçet Necatigil’in “Kitaplarda Ölmek” ve Percy Shelley’nin “Ozymandias” adlı şiirlerine bu açıdan yaklaşıldığında da her iki şiirin okuma sürecinin kendisini ve metnin ürettiği anlamları irdelediği; okurun ve yazarın rolünü sorguladığı görülür. Özellikle otoriter yazarın etkinliğinin devre dışı bırakılması her iki şiirin metin ve okumayla ilgili odak noktasıdır. Ele aldığı konu itibariyle de okur, metin ve yazar ilişkisi etrafında gelişen bu şiirler okur merkezli bir okumaya olanak tanır. Bu çalışmanın amacı “Kitaplarda Ölmek” ve “Ozymandias” adlı şiirleri postyapısalcı yaklaşım eşliğinde inceleyerek söz konusu iki eserdeki metin ve okur arasındaki dinamiği ortaya çıkarmak; aynı zamanda yazarın geleneksel, otoriter bakış açısının nasıl değişime uğradığını ve anlam hiyerarşilerinin nasıl yıkıma uğratıldığını tartışmaktır.