Abstract
CAHİT ZARİFOĞLU ŞİİRİNDE BİLİNÇDIŞI OLARAK İŞLEYEN YOKLUK VE VARLIK KAYGISININ GÖRÜNÜMÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME
Kişi yaşamı boyunca iki kaygı durumuyla karşılaşır. Yokluk ve varlık kaygısı. Yokluk kaygısı sonluluk ve fanilik duyumlarının ortaya çıkardığı yutulma kaygısıdır. Varlık kaygısı ise kişinin reddettiği şeyin kendine ait olduğunun farkına varması ve böyle zamanlarda bu reddettiği şeye dönüşme kaygısıdır. Kaygı kişinin yaşamında belirgin olarak görülmez. Daha çok korku nesneleri üzerinde görünür. Bunun nedeni kişinin korkuyla daha kolay mücadele etmesidir. İşte bu nedenle edebî eserde korku imgeleri kaygının kendisi değil bir çeşit semptomlarıdır. Bu noktada edebî eser, kişinin görünür, bilinçli korkusunu vermekle kalmaz aynı zamanda bilinçdışı işleyen kaygısını da görünür kılar. Örneğin Zahit Zarifoğlu şiirinde eski resimlerde yerleri oyulmuş gözler’in verdiği korkuda bahsedilir. Bu imgede bilinçli olarak, görünürde sürekli takip edilme korkusu işlenirken bilinçdışı olarak yutulma kaygısı dile getirilir. Çünkü kişi, genellikle kendini takip eden eski resimlerdeki gözlerden korkar. Zarifoğlu tam aksine gözleri oyulmuş resimlerden korkar. Çünkü gözlerin kendisini fark etmesini, takip etmesini isterken, kendini ise gözlerden izlemeyi arzular. Böylelikle izlenmekle hem yaşamda varlığını garantiye alır hem de kendini gözlerde izlemeyle bir anlam oluşturur. İşte varlık ve anlama tanıklık eden gözler olmadığı takdirde şair, yokluk/yutulma kaygısıyla yüz yüze gelir. Bu tıpkı içinde ahlak yasası olan vicdanî suçluluğu değil de rahatlığı taşıyan kişinin her türlü harekete kalkışıp kendini yok etme kaygısı taşımasıdır. Bu noktada ahlak yasası/vicdan aslında bizi takip etmesini istediğimiz gözümüzdür.
Keywords
Cahit Zarifoğlu, Varlık ve Yokluk, Kaygı, Korku