Abstract
SÜREKLİ YURTSUZLUĞUN GEÇİCİ YURDU: HAN DUVARLARI
Tanzimat devriyle birlikte başlayan, geleneksel kalıpların yeniden diriliş estetiği şeklinde ortaya konulması ve bu bilinç etrafında hareket edilmesi, yirminci yüzyılın başlarına doğru edebi anlamda da ulusalcı bir söyleme dönüşmüştür. Kendilik değerlerine dönük ulusalcı söylem, Beş Hececiler’de kendisini iyiden iyiye göstermiştir. Beş Hececiler içerisinde ise millî kaynaklara yöneliş ve belleklerdeki hafıza yitimini yeniden canlandıran şairlerin başında şüphesiz Faruk Nafiz Çamlıbel gelir. Faruk Nafiz’in “Han Duvarları” adlı şiiri, yatay boyutta Anadolu insanını yakından tanıma ve Anadolu coğrafyasıyla bütünleşmenin metne yansıyan yüzü olsa da dikey boyutta ihmal edilen, terk edilen Anadolu coğrafyasının ve insanının bir panoramasıdır. Bu çalışmada, Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları şiirinde, yıllarca ihmal edilen Anadolu insanının
mekânla kurduğu ontolojik ilişki irdelenecektir.
Keywords
Ulusalcı Söylem, Gelenek, Diriliş, Mahrumiyet, Mekân-İnsan.