Abstract
1950 SONRASI TÜRK ŞİİRİNDE KİŞİLİK İLİŞKİLERİ VE İÇ DÜNYA MODELLERİ
Baudelaire sonrası modern şiirle birlikte giderek hem eylemi gerçekleştiren hem de yaptığı eylemden etkilenen dönüşlü bir şiir eyleyenine sahip poetik yaklaşımlara rastlarız. Bu şiir eyleyenini şiirsel özne olarak tanımlayabiliriz. Bilince ait verilerin ışığında şiirin ve genel olarak sanatın iç dilini oluşturan bu ben’in yapısını oluşturan şartların ortaya çıkarılması, aynı zamanda şiirin kodlarının da çözülmesini beraberinde getirecektir. Şiirsel öznenin merkezde yer aldığı ben’e ait imgeler, nesnelere olduğu kadar nesneye bakan bilincin de yansımasını barındırmaktadır. Şiiri yazan bilinç, kişilik ilişkilerini ve iç dünya modellerini ortaya koyar. Bu anlamıyla şiir, bilinci oluşturan sosyolojik, psikanalitik ve felsefî yaklaşımlarla yeniden tanımlanmaktadır. İmgelerin dilinin çözülmesi, aynı zamanda sanatçı bilincinin çözülmesi anlamına geleceğinden özellikle iç dünya modellerine ait imgelerin ortaya çıkarılması zorunludur. Bu çalışmamızda kendisini oluşturan şartlardan bağımsız düşünemediğimiz şairin şiirdeki bilincinden yola çıkarak imgeleri bulmak ve imgebilim aracılığıyla yeni bir bakış açısı getirmek istedik. Bunun için tıpkı romanda yahut hikâyede olduğu gibi anlatıcı konumunda olan zaman zaman ‘şiirsel ben’ ve ‘şiirsel özne’ kavramından hareket ettik.
Keywords
Şiirsel özne, şair, imge, ben, eyleyen.